Merhaba, ben Cihan Avcı. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde 2001-2005 yılları arasında okudum. 2001 yılında almış olduğum ÖSS puanıyla Türkiye’de istediğim üniversitenin hukuk fakültesinde okuma imkanım vardı, ancak ben Yeditepe Üniversitesi’nde alacağım eğitimin kalitesinden o kadar emindim ki, hiç tereddüt etmeden Yeditepe Hukuk’u tercih ettim. Belki bir çoğunuz diyeceksiniz nasıl bu kadar emin olabiliyorsun, daha tek bir dersine bile girmedin! Yeditepe Üniversitesi’nin İstek Vakfı’nın son halkası olması bana bu güveni sağlamak için yeterli bir nedendi. Çünkü ben temel eğitim olan ilköğretim ve lise eğitimimi de İstek Vakfı’nda aldım. Bu vakıf bünyesindeki eğitimcilerin temel ilkesinin bilincinde olarak bu tercihi yaptım: EĞİTİMDE SINIR TANIMAMAK! Hiçbir çıkar gözetmeden, o değerli vakitlerini sakınmadan her zaman öğrenciye yardımcı olmak ve her zaman daha fazla bilgi vermeye çalışmak!
Bütün bunlar üniversiteye başlamadan önceki düşüncelerimdi. Peki başladıktan sonra pişman mı oldum, çevremdeki birçok insanın dediği gibi bir devlet üniversitesinde mi okumalıydım? Kesinlikle hayır! O yaşta bu kadar öngörüyle verdiğim kararla her zaman gurur duydum. Üniversitede de bir hukuk fakültesinin verebileceği en iyi eğitimi aldım. Bunu da şuradan biliyorum, diğer ünversitelerin hukuk fakültelerinde okuyan arkadaşlarımla bizim fakültemizin eğitim sistemini hep karşılaştırdım. Yeditepe Üniversitesi’nde profesörler ve doçentler dersleri bizzat kendileri anlatırlar, uygulama derslerine kendileri girerler. Dönemin başında bir kere gözüküp sonra dersi asistanlarına anlattırmazlar! Hocalarımız her zaman yardıma hazırdırlar, anlamadığınız konuları ders dışında da size zaman ayırıp anlatırlar.
Ders programına gelince, evet biraz ağır bir programa sahip Yeditepe Hukuk Fakültesi. Öğrenciyken bu durumdan şikayetçi olmadım değil. Ama şimdi keşke birkaç ders daha görmüş olsaydık diyorum. Bizleri tam donanıma sahip bir şekilde mezun etti değerli hocalarımız. İnanın sadece öğrencilik yıllarında öğrenmek için bu kadar vakte sahip olabilizorsunuz. Üniversite bittikten sonra bu kadar verimli öğrenebilmek için ne vaktiniz oluyor ne de o yıllardaki enerjiniz. Bu nedenle ders programının yoğunluğu sizi hiçbir zaman korkutmamalı.
Son olarak da Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde uygulanan çift yabancı dil sistemine değineceğim. Zorunlu ingilizce ve almanca eğitimi. Okurken derdim bu kadar dersin içinde bir de almancayla mı uğraşılır diye. Şimdi o kadar memnunum ki almancanın temelini üniversite yıllarında almış olmaktan. Çünkü üniversiteden mezun olduktan sonra İstek Vakfı yüksek lisans bursu ile Almanya’ya geldim. Almanca gibi zor bir dilin TOEFL’a denk DSH sınavını dokuz ay içinde %95’lik bir başarı ile verdim. Daha sonra Almanya’da Heidelberg Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım ve onu da en iyi derece olan ‘sehr gut’ ile bitirdim. Şu anda İstek Vakfı doktora bursu ile Heidelberg Üniversitesi’nde doktora yapıyorum. 2007 yılının Ekim ayından beri de Heidelberg Üniversitesi’nde asistan olarak görev yapıyorum (http://www.rechtsgeschichte.uni-hd.de/germstart.html). Bu göreve kabul ederken öngördükleri latince ve/veya fransızca bilme kıstasını anadili almanca olmayan bir hukukçuda aramamış olmalarının tek sebebi Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin bana katmış olduğu problemi kavrayabilme ve çözebilme yeteneğidir!
Geleceğin hukukçularına Yeditepeli olmanın ayrıcalıklarından yararlanmalarını tavsiye ediyor, başarılar diliyorum.